İran’ın ilk vampir filmi olarak duyurulan ( çok doğru olmadığını söyleyebiliriz ) ve !f İstanbul kapsamında gösterilen Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız, festivalin en çarpıcı filmlerinden biri oldu.

İran asıllı yönetmen Ana Lily Amirpour’un aynı zamanda senaryosunu da yazdığı ilk uzun metrajlı filmi Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız (A Girl Walks Home Alone At Night ) bir vampir filmi olarak görülse de gözden kaçırılmaması gereken alt metinlere sahip.

Bad City isimli tekin olmayan bir kasabada yaşayan ve uyuşturucu bağımlısı babasıyla ilgilenen Arash ile, adını filmin sonuna kadar öğrenemediğimiz müzik bağımlısı kadın vampir kahramanımız arasında gelişen aşka odaklanan Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız, arka planda erkek egemen toplum anlayışını da sorgulamayı başarıyor.

Geceleri sokaklar kime ait?

Geceleri Bad City’nin tenha sokaklarında dolaşan sadece iki kadın görüyoruz. Biri seks işçisi Atti diğeri ise vampir kadın kahramanımız… Ve onun varlığı ile geceleri sokaklar asıl erkekler için tehlikeli olmaya başlıyor. Hatta gece sokakta korkuttuğu küçük erkek çocuğuna, ömür boyu onu takip edeceğini, yaramazlık yapmamasını, uslu durmasını da tembihlemeyi unutmuyor.

Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız, erkek ahlak anlayışını eleştirmeyi de unutmamış. Filmin erkek kahramanı Arash, zengin bir ailenin evlerinin tamir işleri ile ilgilenmektedir. Evin genç kızı ile aynı odada baş başa kalmayı ahlaki olarak uygun bulmayan Arash, odadan çıkmasını ister; kız odadan çıktığında ise onun küplerini çalmakta ahlaki olarak bir sakınca görmez.

Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız, sadece bir vampir filmi olarak izlenmemeli. Özellikle de kadınlara yönelik şiddet haberleri ile sarsıldığımız bu günlerde… Ahlak anlayışımızı sorgulamaya, kadınlar için güvenli sokaklar yaratmaya ve en çok da bilinçli, duyarlı erkekler yetiştirmeye ihtiyacımız olduğunu unutursak belki sadece bir vampir filmi olarak izleyebiliriz.

Unutmadan söyleyelim, filmin müzikleri  de oldukça başarılı…