!f İstanbul, 16 Şubat Cumartesi günü gerçekleştirilecek çeşitli etkinliklerle devam edecek.
SÖYLEŞİ – Altyazı sinema dergisi
Altyazı Tartışıyor – Güneşsiz
Yer: SALT Beyoğlu, Açık Sinema
Saat: 15:30 – 17:30
Altyazı Aylık Sinema Dergisi ile 2009 yılında başlayan ve çok sevilen !f İstanbul Altyazı Tartışmaları serisinin beşinci bölümünde, geçen yıl kaybettiğimiz Chris Marker’ın 1983 tarihli kült yapımı Güneşsiz’i (Sans Soleil) masaya yatırıyor. Güneşsiz’in edebiyat alıntılarından zaman felsefesine, teknolojik dönüşümden antropolojiye uzanan muazzam perspektifinin etraflıca ele alınacağı tartışma, izleyicilerin katkılarına da açık olacak.
SÖYLEŞİ – Léos Carax & Serra Yılmaz
Maskelerin Ardında: Sanat, Sürrealizm ve Diğer Tuhaf Şeyler Üstüne Bir Sohbet
Yer: SALT Beyoğlu, Açık Sinema
Saat: 18:00 – 19:00
Dil: İngilizce (Türkçe simultane tercümeyle)
1984’te ilk filmi Boy Meets Girl ile sinema dünyasına bomba gibi düşen Léos Carax için dönemin saygıdeğer sinema eleştirmeni Serge Daney “sinema her şeye rağmen hayatına devam ederek Rimbaud’larını yaratacaktır” demişti. Ardından Kötü Kan (1986) ve Köprü Üstü Aşıkları (1991) ile sinema serüvenine devam etti. Carax 13 yıl aradan sonra yönetmen koltuğuna tekrar oturarak tüm eleştirmenlerin ‘yılın en iyileri’ listesinde yer alan Kutsal Motorlar’a (!f 2013) hayat verdi.
Bugün Türkiye, İtalya ve Fransa’da kariyerine devam eden en ilginç ve yetenekli oyunculardan Serra Yılmaz sinema macerasına 1983’te Atıf Yılmaz’ın Şekerpare filmiyle başladı. 1998’de Ferzan Özpetek’in Harem Suare’sindeki rolü Yılmaz’a Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü getirirken, Yılmaz ve Özpetek ikilisinin uzun soluklu sanat birliğinin de başlangıcı oldu. Bu iki sıradışı kişiliğin sanat, sürrealizm ve diğer tufah şeyler üzerine gerçekleştirecekleri sohbeti kaçırmayın deriz.
GALA – Yönetmen Erdem Tepegöz ve film ekibinin katılımıyla
Zerre
Yer: Cinemaximum Fitaş 1
Saat: 17:00 (Gösterim) – 18:30 (Soru&Cevap)
Zeynep bu büyük evrende ne kadar yer kaplıyor? İşsizlikle dolu bir şehirdeki insanların hayatları, uçuşan sayısız parçacıklar gibi küçücük müdür? Zerre’de, annesi ve kızıyla hayatını devam ettirmeye çalışan Zeynep’in, bir tekstil atölyesindeki işinden kovulduktan sonraki iş bulma mücadelesini izliyoruz. Kamera Zeynep’i bir saniye bile yalnız bırakmıyor. Zeynep’in dünyası – Tarlabaşı’nın sokakları ve evleri – karanlık ve klostrofobik. Zeynep her daim mücadele içinde. Açılış sahnesiyle bile bizi bir hapishanedeymişiz gibi hissettirebilen Zerre, çıkışsızlığı ve distopik bir coğrafya olarak şehrin sıkıntısını iliklerimize kadar işliyor. Bu bir ilk yönetmenlik denemesi, ancak özenli bir belgesel geçmişini de hissettiriyor ve işçi sınıfına gerçekçi, sade bir bakışla selam duruyor.
GALA – Yönetmeni Peter Strickland’ın katılımıyla
Berberian Sound Studio / Berberian Ses Stüdyosu
Yer: Cinemaximum Fitaş 4
Saat: 17:30 (Gösterim) – 19:00 (Soru&Cevap)
Evinden uzakta, yalnız ses mühendisi Gilderoy kendisini İtalya’da Suspiria benzeri bir korku filmi olan The Equestrian Vortex’in setinde çalışırken bulur. Tuhaf olan sadece bir giallo setinin çağrıştırdıkları değildir. Filmin (filmin içindeki filmin de) etrafını saran atmosfer de karşımıza çıkan karakterler kadar tuhaftır: alaycı, manipulatif yapımcı Francesco, beklenmedik anlarda operatik çığlıklaryla karşımıza çıkan kadın oyuncular ve filmin bir türlü bitmeyen post prodüksiyonu. Gilderoy bütün bunlara rağmen İngiliz naifliğini ve kibarlığını elden bırakmaz. Görüntü yönetmenliğini Nic Knowland’ın (Benjamenta Enstitüsü, 1995), yapımcılığını Keith Griffiths’in (Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor, 2010) üstlendiği film Broadcast’in müzikleri ve Toby Jones’un muazzam performansıyla baştan çıkarıyor. Peter Strickland bu ikinci filminde sadece İtalyan giallo filmlerine bir saygı duruşunda bulunmuyor, sinemanın kendisinin çok incelikli bir eleştirisini de yapıyor.
GALA – Bar25 ekibinin katılımıyla
Bar25 Days Out of Time / Bar25 Zamansız Günler
Yer: Cinemaximum Fitaş 4
Saat: 19:30 (Gösterim) – 21:00 (Soru&Cevap)
Pek çok kişi, gerçek Berlin kültürünün Bar25’ten doğduğu konusunda hemfikir. Ama bu mekanın acı-tatlı bir hikâyesi var. Film Bar25’in dört genç kurucusunu izliyor. Tasasız bir hayat tarzına, müziğe, kişiliğe ve sonsuz bir enerjiye sahip bu insanlar nehir kenarındaki boş bir araziyi bir fantezi diyarına çeviriyor. Ancak zamanla, bir yandan bürokratik problemler ve arazi üstünde yapılması planlanan devasa, kurumsal, steril bir yapının tehdidi belirirken diğer yandan ütopik bir fikir 24 saat parti kafasına dönüşüyor. Bar25 başlarda yaratıcılıklarını, farklılıklarını, canlı renklerini istedikleri gibi yaşamak isteyen insanlar için bir sığınakken sonra haplar eşliğinde unutulmaz bir gece için kitleleri çeken bir merkeze dönüşüyor. Ancak, film yine de bize ütopik bir dünyanın mümkün olduğunu hissettiriyor. Sistemi alt edip kitlelerin sömürüsünü engelleyebilirseniz…
GALA – Yönetmeni Sion Sono’nun katılımıyla
The Land of Hope / Umut Diyarı
Yer: Cinemaximum Fitaş 1
Saat: 21:30 (Gösterim) – 23:45 (Soru&Cevap)
Umut Ülkesi, Sion Sono’nun Tohoku depremi sonrası yaşananları konu edindiği filmlerinin (şimdilik) sonuncusu. Bazı kısımlarının Fukishima’da, deprem sonrası gerçek mekanlarda çekilmiş olması filme tuhaf bir tanıklık hissi katıyor. Nükleer felaket sonrası, Onos ailesinin yıllardır yaşadığı köy, tam da onların evinin sınırından itibaren karantinaya alınır ve aile önemli bir karar vermek zorunda kalır. Ya komşularının yaptığı gibi köylerini terk edecekler, ya da bütün uyarılara karşın evlerinde kalıp burada kurdukları yaşamı sürdürmeye çalışacaklardır. Kült Japon yönetmen Sion Sono, erken dönem filmlerini hatırlatan minimal ve basit bir insan hikâyesiyle yeniden karşımızda! Sono’nun duygusal sömürüye çok açık olan bu hikâyeyi ele alışı oldukça kontrollü ve gerçekçi. Etkileyici performanslarıyla uzun süre aklınızdan çıkmayacak olan film, şüphesiz bu felaket üzerine yapılmış en önemli filmlerden biri.
PARTİ – Bar25
!f İstanbul Açılış Partisi
Yer: Maçka G-Mall
Saat: 22:00
16 Şubat gecesi yapılacak !f İstanbul Açılış Partisi’nde Bar25 DJ’leri Dirty Doering, LassmaLaura ve Jake The Rapper çalacak. Berlin kültürünün doğduğu mekân olduğu konusunda çoğunluğun hemfikir olduğu, kapandığı günden bu yana, gitmemiş olanların daha önce gidemediğine, yaşamış olanların tekrar gidemeyeceklerine üzüldüğü efsanevi kulüp Bar25, !f Müzik’e özel hazırlanacak konseptle Maçka G-Mall’da canlanacak. !f İstanbul, Bar25’in kurucu ekibiyle beraber yola çıkıp 16 Şubat gecesi G-Mall’u Bar25’e en yakın hissedilebilecek şekle dönüştürecek. Pizzacısından Bar25’e özel bara, 3 farklı DJ’den geceye özel sürprizlere, bir geceliğine de olsa bu ruhu İstanbul’a getirecek.