ne zaman ki Demet’le görüşmeye gitti, kadın tüm safkolozluğu ile ona gayet saygılı, ay pardon terbiyesizlik etmem istemem ama sizin aranızda ne vardı dedi, öteki bir diklendi sen beni mi suçluyorsun diye. Öte yandan içinden dahi olsa bre kadın sen benim akrabam değilsin iş arkadaşımsın, ne için geldin demiyor, kadının neden geldiğini seyirciye de anlatmak istememiş senarist anlıyoruz ki korkmak için gelmiş sonunda da kocasına itiraf ediyor zaten ama anlıyoruz ki aslında adam boğularak öldürülmüş.
Kerem’in rolünü çok abartmışlar, çocuk sonuçta lise öğrencisi, anam kendi özel mekanı var, dedektif gibi çalışıyor, ayak seslerinden Uğur’u tanıyacak kadar dikkatli, olay yerine gidip mekana dik dik bakan adamı polisler fark etmiyor o görüyor, eşgal çiziyor, polise götürüyor abartık zılgıtını yiyor, ilk defa munis çocuk ruhuna bürünüyor kös kös dönüyor evine. Bunlar enteresan tabi.
Zeynep ile Melis’i kardeşlik duygularını gıdıklamak için bir performans sergiliyor.
Barış her seferinde olgun çocuk babacan tavırda onu anlıyor.
Bu sefer Kerem’e fazla yüklenmişler, bu çocuk bu kadar iyi olmamalı, filmlerde bile fazla gibi geldi bana, bilemedim, diyemedim.
Babası büyük oğlunun mezarının başında dua edip toprağına su dökerken, bazen zaman bizim için durur sanırız ama unuturuz o duran zaman da etrafta ki zamanın durmadığını dedi, ve günahlarının onu hiç bırakmayacağından bahsetti, verdiği emirle sağlığına dua ettiği oğlunun ayağının altından çekilmesi için fark etmeden de emir vermiş oldu.
Tüm diğer iddialı diziler gibi heyecan dorukta, seyirciye gelecek hafta bir çok cevap vaat ederek bitti bu bölüm, bakalım neler olacak, umudumuz gelecek bölümde yeni kahramanlar doğması.
Kerem biraz dinlensin değil mi ama. Üstelik şu Zeynep de onun için bu kadar fedakarlık yapan adama bir baksın en azından insan olarak tuttu çocuğa, sen bu hikayenin kötü çocuğusun bile dedi, vallahi el insaf.
Güzel günlerde görmek dileğimdir.
Saygılarımla,
Zuhal Özden