Sinema

BURAYA KADAR/THIS IS THE END – 18 Ekim’de Sinemalarda!…

Bir komedi filmi olan “This Is The End/Buraya Kadar” Los Angeles’i yerle bir eden bir dizi  tuhaf ve feci olayın ardından, bir evde hapis kalmış altı arkadaşın yaşadıklarını konu alıyor. Dışarıdaki dünya alt üst olurken, evin içinde de azalmakta olan erzak ve kapalı kalmanın verdiği sıkıntı arkadaşların arasını açma tehlikesi yaratır. Sonunda, evden ayrılmak zorunda kalarak, kaderleriyle ve arkadaşlık ile kefaretin gerçek anlamıyla yüzleşirler.

 

Columbia Pictures bir Point Grey / Mandate Pictures yapımı olan “This Is The End/Buraya Kadar”ı sunar. Başrollerini James Franco, Jonah Hill, Seth Rogen, Jay Baruchel, Danny McBride, Craig Robinson, Michael Cera ve Emma Watson’ın paylaştığı filmi Seth Rogen ve Evan Goldberg yönetti. Hikayesi ve senaryosu da Seth Rogen ve Evan Goldberg’e ait olan filmin ortak yapımcılığını Jay Baruchel ve Matthew Leonetti Jr.; yapımcılığını Seth Rogen, Evan Goldberg ve James Weaver; yönetici yapımcılığını ise Nathan Kahane, Nicole Brown, Jason Stone, Barbara A. Hall, Ariel Shaffir ve Kyle Hunter gerçekleştirdi. “This Is The End/Buraya Kadar”ın görüntü yönetimi Brandon Trost’un, yapım tasarımı Chris Spellman’ın, kurgusu Zene Baker’ın, kostüm tasarımı Danny Glicker’ın müziği ise Henry Jackman’ın imzasını taşıyor. Filmin görsel efektler amirliğini Paul Linden, müzik amirliğini Jonathan Karp üstlendi.

 

FİLM HAKKINDA

 

“Dışarıdaki dünya yok oluyorken arkadaşlarınızla bir evde sıkışıp kalsanız ne olurdu?” Seth Rogen ortak yazar ve yönetmen Evan Goldberg’le birlikte bu sorunun cevabını yeni komedi “This Is The End/Buraya Kadar”da veriyor.

 

Goldberg, “Bizim için ilginçti. İki üç erkek hakkında pek çok film yaptık, ama peki ya koca bir grup arkadaş? Birbirleriyle nasıl etkileşirlerdi?” diyor. Rogen ve Goldberg dünyanın sonu hakkında uçuk kaçık ve taşkın bir komedi yapmaya giriştilerse de, ana fikirden asla uzaklaşmadılar: Bir eve tıkılıp kalmış altı arkadaş ve olup biten çılgınlık. “Bu filmin esas konusu arkadaşlık, grup dinamikleri ve insanların aşırı durumlarda birbiriyle nasıl etkileştiği. Öte yandan, büyümeyi ve eski çocukluk dünyanızın yeni yetişkin dünyanıza nasıl uyum sağlayacağını çözmeyi de konu alıyor.”

 

Film Rogen ile Goldberg’ün ilk yönetmenlik denemesi olsa da, ikili bu çalışmayı olabildiğince rahat yapmanın bir yolunu buldu: Etraflarını kendi en iyi arkadaşlarıyla doldurdular. “This Is The End/Buraya Kadar”daki altı arkadaş –ki bunlar James Franco, Jonah Hill, Seth Rogen, Jay Baruchel, Danny McBride ve Craig Robinson– dışarıdaki dünya yok olmaya başlarken, Franco’nun evine hapsolup kalıyorlar. Burada sözünü ettiğimiz şey, hani şu Kaliforniya’yı okyanusa gömen türde bir deprem falan değil… cehennem ateşli Kıyamet’in ta kendisinden söz ediyoruz –kutsal kitapta geçen gerçek Kıyamet’ten.

 

Evet, James Franco, James Franco’yu; Jonah Hill, Jonah Hill’i; Seth Rogen, Seth Rogen’ı canlandırıyor vs. Ama elbette, gerçekten kendilerini oynamıyorlar. “İnsanlar canlandırdığınız karakterlere dayanarak hakkınızda her şeyi bildiklerini sanıyorlar” diyen Rogen, şöyle devam ediyor: “Bu yüzden, bununla oynamanın, yani bu karakterleri onları herkesin kameralar kapalıyken davrandıklarını sandıkları şekilde sunmanın komik olacağını düşündük. Gerçek kendimizden de öğeler var, ancak komik olmaları için hepimiz onları eğip büktük ya da abarttık.”

 

Kendinizi oynamak bir meydan okuma olabilir; hatta bir Oscar® adayı için bile. Hill’in dediği gibi, “Bir karakterden, kendimi canlandırdığım zamanki kadar uzaklaştığım olmamıştı.”

 

Fakat Rogen bunun bir espriden öte olduğunu belirtiyor. Ona göre bu, odadaki fili kabul etmenin bir yolu. “Bizim arkadaş olduğumuzu herkes biliyor ve filmlerde her zaman birlikteyiz. Filmin bunu bir şekilde kabul etmemesi neredeyse daha tuhaf olurdu” diyor Rogen ve ekliyor: “Dolayısıyla, kabul edelim ve sonra bunun ötesine geçelim diye düşündük. İlişkilerin gerçekçi hissedilmesini istedik. Filmin gerçekçi olmasını sağlayacak öğe, karakterler arasındaki dinamiklerin hakiki ve özdeşleşilebilir olması olur diye düşündük. Bu yüzden, film süper çılgınlaştığında bile –Kıyamet’ten söz ediyoruz– hikayenin merkezinde inandırıcı olduğunu umduğum basit bir fikir var. Arkadaşlarımızı tanımıyor olsak bu filmi asla yazamazdık; ve kesinlikle yönetemezdik.”

 

Film komedi için verimli bir zemin oluşturuyor çünkü insanları birbirinden koparmak için Kıyamet gibisi yoktur. Yapımcı James Weaver bu konuda şunları söylüyor: “Kahramanlarımız evin her yerini kapatıyor ve hayatta kalmak istiyorlar ama ilişkileri bozulmaya başlıyor. Seth ve Jay arkadaşlıklarının nasıl olacağını çözmeye çalışıyorlar. Franco, Danny’nin bu kadar kaçık olmasına dayanamıyor. Jonah, Jay’le arkadaş olmaya çalışıyor ama bunu Jay’in küçümseyici bulduğu bir şekilde yapıyor. Jay ile Craig biraz bağ kuruyorlar. Ve Seth tüm bunların ortasında bir hakem gibi davranıyor.”

THIS IS THE END-AFISy

Kıyamet’te hayatta kalmanın tek bir yolu var, ve Goldberg bu altı karakterin o yolda yürüyüp yürüyemeyeceğinin hemen anlaşılamadığını söylüyor: “Bu karakterler nasıl iyi insanlar olunabileceğini öğrenebilirler mi? Etraflarındaki iyi insanlar yeryüzünden çekilip alınıyorlar; kahramanlarımız ise geride bırakıldıkları gerçeğini inkar etmekteler. Kefarete ulaşmaları hâlâ mümkün mü ve bunun için ne gerekiyor bulmak zorundalar.”

 

Belki her şey buraya kadar ama her şeyin bir de başlangıcı var. Rogen ile Goldberg’ün eski arkadaşları Jason Stone 2006’da kısa bir film yapmak istedi. O sırada sinema kariyerleri büyük ivme kazanmak üzere olan iki arkadaş yardım etmekten mutluluk duyacaklarını söylediler. “Jason’la muazzam bir konsepti olan ama tek bir odada geçen bir film yapma fikrini tartıştık. Peki en muazzam konsept nedir? Dünyanın sonu. Bunun üzerine Kıyamet konulu bir film yapmayı ve Seth ile Jay’i bir odaya koymayı düşündük” diyor Goldberg.

 

İki günlük çekimden sonra, proje pek de istedikleri kadar ileri gitmedi. Ama her şey kaybolmuş değildi. Rogen bu konuda şunları aktarıyor: “İki gün boyunca çekim yaptık ama pek fazla kayıt çıkmadı. Bu yüzden, elimizde olanları kısa film olarak kurguladık. Zaten amaç asla uzun metrajlı bir film yapmak olmamıştı; uzun matrajlı olayı, kısa filmi İnternete koyduğumuzda insanların tepkiler vermeye başlamasından sonra geldi.”

 

Mandate Pictures dünyanın sonu komedisi için konsepti geliştirmek üzere projeye dahil oldu; sonrasında da, Rogen ve Goldberg’ün hikayeyi ve senaryoyu yazması için ortam hazırlandı. Bu süreçte filmin ikili tarafından yönetilmesine çoktan karar verilmişti.

 

Buna rağmen, yazma süreci o kadar da kolay olmayacaktı. Rogen ve Goldberg’ün yapımcı ortağı James Weaver’ın belirttiği gibi, filmin yazımı alışılmış yapım zorluklarından daha çetin olacaktı. “Normalde roller öyle ya da böyle dağıtılır; rolü oynayabilecek bir grup insanı tespit edersiniz. Bizim filmimizde bu asla geçerli değildi.” 

 

Goldberg ise şunları ekliyor: “Pekala, bu filmde kimler olacak diye yazmak için oturduğumuzda bile herkesi alabileceğimizden emin değildik. İstemeyecekleri için değil, başka projelere sözlerinden dolayı müsait olamayabilecekleri için.” Başlangıç noktası, ilişkileri çok sıkı fıkı olan grubun ideal oyuncu kadrosunu oluşturmaktı. Eğer birisinin ayrılması gerekirse de, onu o zaman düşünürlerdi. Ama o zamanın yakınına bile gelmediler. “Bütün arkadaşlarımızı alabileceğimizi hiç düşünmemiştik ama aldık. Çılgıncaydı; bu, beraberce bir film yapma şansını yakalamış en yakın arkadaş grubu olabilir” diyor Goldberg.

 

Yönetici yapımcı Jason Stone ise şunu vurguluyor: “Seth ile Evan yönetmen koltuğuna oturduklarında, bunu kendi tutkulu projeleri hâline getirdiler. Daha önce birlikte çalıştıkları tüm bu insanlarla bir araya gelmek ama daha önce yaptıkları her şeyi geride bırakmak gerçek bir şanstı.”

 

Tüm oyuncuların birbirini bu kadar iyi tanıması kesinlikle bir artı olsa da, Rogen ile Goldberg’ün –arkadaşlardan sadece ikisi!– aynı zamanda oyuncuları yönetmekle de görevli olması sette ilginç bir dinamiği de beraberinde getirdi. İkili bunu nasıl başaracaklarını kısa sürede çözdüler: “Arkadaşlarımızın ne tür yönetime yanıt verdiklerini ve onlara bu yönetimi nasıl sunacağımızı oldukça erken bir noktada fark ettik” diyor Rogen.

 

Goldberg de, “Oyuncudan oyuncuya değişiklik gösteriyordu. Örneğin, bazı oyuncular yönetim Seth’den geldiğinde kendilerini daha iyi hissediyorlardı. Bazıları ise ben bir şey söylemediğimde bunu tuhaf buluyorlardı. Bir kısmı ise ikimizin de hiçbir şey söylememesini, yollarını kendileri bulmayı istediler” diye ekliyor.

 

Danny McBride’ın aktardıkları ise şöyle: “Seth’le sahnelerinizi oynarken hoşuna giden bir şey olursa hemen oracıkta -sahnenin içinde- size bunu tekrar yapmanızı söylüyordu. Bu şekilde çalışmayı seviyorum. Eğlenceli olmasının yanında işleri hafif hâle getiriyor. Sahnelerde hep gülme krizine giriyorduk. Dijital çekim yaptığımız için, 45 dakikalık kayıtlar yapabiliyorduk; vinç operatörünün elleri titriyordu ve herkes ter içinde kalıyordu ama tüm esprileri yakalıyorduk.”

 

Craig Robinson da, “Seth ile Evan’ın yönetim şekli, sizinle arkadaşlık etmek; sanki evinizin bodrumunda ev arkadaşlarınızla oturuyormuş gibisiniz” diyor.

 

Filmin görüntü yönetmeni Brandon Trost ise, yönetmenler için şunları söylüyor: “Seth resmen sahnenin içinde film yönetiyordu. Dönüp kendisine espriyle karşılık vermesi için oyunculardan birine bir replik söyleyiveriyordu. Evan ise kamera arkasından onlara aynı anda söylemeleri için bir şeyler aktarıyordu. Çok uzun kayıtlar yaptık ve sahne ilerledikçe herkes kendi esprilerini buldu.”

 

Setin bu denli başarılı olmasının nedenlerinden biri Rogen ile Goldberg’ün eski arkadaş olmalarıydı. “Daha önce de yönetmen ekipleriyle birlikte çalıştım ama Seth ve Evan kardeş gibiydiler” diyen Trost, şöyle devam ediyor: “Çok çok eski arkadaşlar ve bunu görebiliyorsunuz. Neredeyse her zaman aynı dalga boyundaydılar ve öyle olmadıklarında da kardeşler gibi didişiyorlar. Onların konuyu tartışıp en iyi kararı bulmalarını izlemek eğlenceliydi.”

 

Yapım tasarımcısı Chris Spellman’ın ikili hakkındaki görüşleri ise şöyle: “Her ikisi de son derece zeki ve ayrıntıcılar. Ne görmek istediklerine dair çoğu zaman net fikirleri vardı ama işbirliğine de açıktılar. Seth setteyken dekor ve mimariyle ilgili pek çok ayrıntıyı fark ediyor ve bunlar hakkında yorum getiriyordu; bunu diğer departmanlar için de yapıyordu. Çok keskin bir gözü var.”

 

 

 

 

FİLMİN OYUNCULARINI SEÇMEK

 

Bir arkadaş grubunun içindeki farklı dinamikler hakkında bir film için, “This Is The End/Buraya Kadar”da olduğu gibi, karakterlerin oyunculara özel yazılmasında şaşılacak bir şey yok. Goldberg tüm oyuncuların kendilerinin en korkunç “versiyonlarını” oynadıklarını söylüyor: “Seth iki yüzlü bir korkak değil ama filmde öyle birini canlandırıyor. Danny tatlı mı tatlı biridir ama filmdeki karakteri bir manyak. Franco’ya gelince, filmde onunla dalga geçtiğimiz şeyler gerçek; ama gerçek hayattaki Franco’nun filmde oynadığı hâliyle alakası yok. Hakikaten sanatı ve tuhaf şeyleri sever fakat amacı gösteriş değildir ve bunlarla hava atmaz. Başkalarının onun sanatı hakkında ne düşündüğünü umursamaz. Sanatı sever sadece. Buradaki tek istisna Jay ve Craig. Jay filmde diğer herkesten daha çok kendi gibi; Craig ise canlandırdığı karakter gibi pislik bir herif olmasa da, yüzünden teri silmek için yanında havlu taşıyan biri.”

 

JAMES FRANCO projeye imza atmakta tereddüt etmediğini belirtiyor; ama Rogen ve Goldberg olmasa projeyi değerlendirmeye bile almayacağını da sözlerine ekliyor: “Kendimizin aşırı hâllerini oynuyoruz. Beni kaçık bir şekilde yansıtma konusunda gerçekten sadece Seth ve Evan’a güvenebilirdim. Elbette beni komik bir şekilde yansıtıyorlar. Gerçekte öyle olduğumu düşünmüyorum ama evet, bu benim bir versiyonum, onların benimle ilgili versiyonu ve çok komik. Öte yandan, Superbad’e geri dönecek olursak, bu ikili tüm filmlerinde karakterlerin gerçekçi olması için bir düzeyde yürek ve duygu koyuyorlar ki bu filmde de o var. Projeye katıldım çünkü onların film yapış şekilleri, mantıkları tam anlamıyla çok sağlam.”

 

“Filmdeki karakterim görünürde çok yüzeysel biri” diyen Franco, şöyle devam ediyor: “Seth’in onun ya da herhangi birinin arkadaşı olamayacağını düşünüyor; altıncı sınıf davranışı gibi.  İşte karakteri burada derinleştiriyoruz. Gerçek hayatta, Seth kariyerimin önemli noktalarında yanımda oldu – “Freaks and Geeks”, “Pineapple Express”. Dolayısıyla, bunu ele aldık ve James Franco’nun karakterinin Seth’e sevgi duymasına, onunla bağ kurmak istemesine karar verdik. Gerçekten, Seth’e takıntılı.”

 

Diğer oyuncular için olduğu gibi, JONAH HILL için de, filme dahil olmasındaki en cazip noktalardan biri yakın arkadaşlarıyla birlikte çalışma fırsatıydı. “Seth ve Evan’a tüm kalbimle güven, sevgi ve saygı duyuyorum” diyor aktör ve ekliyor: “Her ne olursa olsun, daima yanlarında olacağım. İlk yönetmenlik denemelerini kaçırsaydım kendimden sonsuza dek nefret ederdim.”

 

Hill şöyle devam ediyor: “Kendimizin bu kadar korkunç versiyonlarını canlandırarak aslında kendimizi sınadığımızı insanların anlayacağını umarım. Oyuncular alay etmek için kolay hedeflerdir; bu yüzden yaptığınız şeyle ilgili açıklık ve mizah anlayışı sergilemek, kendinizi fazla ciddiye almamaya çalışmak bence önemli. Canlandırdığım karakter gerçekten de bir bakıma dangalak; benim aşırı gösteriş meraklısı bir versiyonum. O yüzden filmde koca bir pırlanta küpe takmak istedim; kendimiz için yarattığımız ünlü aktör kimliğinin bir parçası bu.”

 

SETH ROGEN canlandırdığı karakterde yüzeyde görünenden fazlası olduğunu söylüyor: “Süper iyi birine benziyor; görünürde herkesi mutlu etmeye çalışıyor ama aslında hepsi zırvalık; o son derece iki yüzlü biri. Kaypağın teki; herkese duymak istedikleri şeyi söylüyor ve kendi menfaatleri için herkesin iyi geçinmesini istiyor. Kesinlikle, filmdeki en az eğlenceli karakter; diğer herkes öyle veya böyle çılgınca davranabiliyor. Çılgın bir herifi oynamayı tercih ederdim ama hikayenin duygusal merkezini oynamak benim için doğru olan şeydi.”

 

Filmin can alıcı noktası Rogen’ın Baruchel’le ilişkisi. “Jay, Seth’in eski arkadaşı, diğerleriyse yeni arkadaşı” diyor Rogen ve ekliyor: “Jay yeni arkadaşlarımdan nefret ediyor, ve açıkçası onlar da Jay’den pek hoşlanmıyorlar. Jay ile Seth neden ayrı düştükleri konusunda anlaşmazlık yaşıyorlar. Hayatlarının işte bu noktasında, gelecekte arkadaş olup olmayacaklarını çözmeye çalışıyorlar.”

 

DANNY MCBRIDE, “Bir film üzerinde çalıştıklarını duydum. Hani öylesine çılgın bir fikirdir ki hayata geçip geçmeyeceğini asla bilemezsiniz ya, işte onlardan biri gibi geldi. Dolayısıyla, filmin gerçekten yapılacağını –üstelik herkesin programının uygun olduğu zamanı bulduklarını– söylemek için aradıklarında, kaçırılmayacak bir fırsat gibi geldi.”

 

Danny McBride karakteri gerçek Danny McBride’dan ne kadar farklı? “Gerçek hayatta, evliyim ve bir çocuğum var. Filmde, bir küvette uyanıyorum ve çok sigara içiyorum. Azıcık fark var” diyor aktör.

 

Peki McBride canlandırdığı –işe bütün erzakları yemekle başlayıp, yamyamlıkla son noktayı koyan bencil– karakter için ne düşünüyor? “Danny McBride karakterinin herhangi bir kusuru olduğunu düşünmüyorum. Sadece hayatta kalmaya çalışıyor. Bunun için onu suçlayamazsınız.”

 

JAY BARUCHEL başlangıçtan itibaren değil, filmin öncüsü olan Jason Stone imzalı kısa filmde rol alarak başlangıçtan da önce projeye dahil olmuştu. “O zamanlar 2.000 dolar ve iki günümüz, kıyamet sırasında bir apartman dairesine sıkışıp kalmış iki öfkeli Kanadalıyı konu alan sağlam bir konseptimiz ve USC’deki sinema öğrencilerinin inşa ettiği muhteşem bir setimiz vardı. Yetenekli sinema öğrencilerinin marifetlerini konuşturduğunu görmek inanılmazdı. Yıllar önce böyle bir şeyin parçası olmak ve onun bu sinemacılarla hayata geçtiğini görmek çok sevindirici” diyor Baruchel.

 

Çoğu karakter onları canlandıran oyuncuların korkunç versiyonları olsa da, Baruchel kendi rolünü biraz farklı görüyor. Aktör bu konuda şunları söylüyor: “Sanırım ben seyircinin temsilcisiyim. Benim karakterimin canı burnunda. Los Angeles’in tüm o saçmalıklarına tahammülü yok ve gösteri dünyası hakkında söylediği her şey tatsız. Onun sağduyunun sesi olduğunu söyleyebiliriz ama aynı zamanda oyunbozan biri. Keşke karakterimin diğerlerinden daha iyi olduğunu düşünmüyorum diyebilseydim ama elimde değil. Ben Montrealli’yim, kibirli olmak için yetiştiriliyoruz.”

 

Baruchel rol arkadaşlarıyla çalışma konusunda ise, “Sanırım enerjileri ve hayata bakışları daha farklı altı oyuncu bulamazdınız ama hepimiz birbirimizi yakından tanıdığımız için oldukça uyumlu çalışıyoruz. Bana kalırsa, bu bileşim komik şeyler doğurdu.”

 

CRAIG ROBINSON karakterinin yansıtılış biçimine biraz gücendiğini belirtiyor: “Gerçek ben bu durumda çok daha zekice davranırdı.”

 

Yine de, bazı benzerlikler var. “En saçma, en aptalca şeyleri söylüyorum” diyen aktör, şöyle devam ediyor: “Piyanonun başında oturuyorum ve tüm particiler etrafıma toplanıp ‘Take Yo Panties Off’u söylüyor; gerçek ben işte bu.”

 

“Gerçekten de Craig filmde net bir dönüşüm yaşayan tek karakter; başlangıçta bir pislikken, film ilerledikçe daha iyi biri oluyor. Aslında, Craig’in ikinci perdenin sonunda dünyadan alınması filmin çözümünde kilit rol oynuyor” diyor Rogen ve ekliyor: “Craig’in iyi bir şey yapıp günahlarından arınması fikrini bulana dek filmi nasıl bitireceğimizden emin değildik. Filmin nihai çerçevesini yaratan şey bu: İyi bir insan olmalısın; o zaman hâlâ kurtulabilirsin. Henüz her şey bitmiş değil.”

 

Michael Cera ve Emma Watson oyuncu kadrosunu tamamlayan isimler oldu. Filmdeki karakterlerin çoğu gibi, Cera da “kendini oynuyor” ama kendisine hiç benzemeyen bir karakteri canlandırıyor. Ancak yapımcılar Cera’da karakteri biraz aşırı uca taşıdılar. Rogen, “Michael Cera hiç öyle biri değil. Onun sadece şimdiye dek canlandırdığı karakterlere değil aynı zamanda gerçek hayattaki hâline de tam zıt birini oynamasının komik olacağını düşündük. Öyle de oldu; karakteri düşündüğümüzden çok daha öteye götürdü” diyor.

 

Watson’ı projeye çeken şey ilk kez tam bir komedide oynamaktı. “Menajerim aradı ve, ‘Bir film var; dünyanın sonu hakkında; filmi Seth Rogen ve Evan Goldberg yapıyor; herkes kendini oynayacakmış; filmde tek bir önemli kadın karakter var, onu da senin için yazmışlar’ dedi. Afalladım; neden beni düşünmüşlerdi ki? Ama sonra senaryoyu okudum, çok komikti. Daha önce hiç böyle bir komedi yapmamıştım. Ayrıca, günümüzün en harika komedyen kadrolarından biriyle çalışma fırsatını nasıl kaçırabilirdim ki?” diyor Watson.

 

Film James Franco’nun evindeki bir partide başlar; ve James Franco’nun evinde verdiği herhangi bir parti –tanım olarak– ünlüler geçididir. Elbette, Kıyamet burada kopmaya başlar. Hollywood’un en iyi ve en ışıltılılarının bu dünyada kalan saatleri sınırlıdır. “Martin Starr ve David Krumholtz eski arkadaşlarım. Kevin Hart’ı oldum olası tanıyorum. Mindy Kaling.  Rihanna. Onlarla çalışmayı sevdim ama yine de hepsini öldürdük. Hem de her birini. Kimse oradan sağ çıkamıyor.”

 

 

 

 

 

YAPIM HAKKINDA

 

“This Is The End/Buraya Kadar” bir komediyse de –buna hiç şüphe yok– Rogen ve Goldberg film için onu benzerlerinden ayıracak bir görüntü istediler. Ne de olsa, filmin konusu –dünyanın sonu– biraz farklı bir şeyler yapabilmeleri için onlara yaratıcılık payı tanıyordu. Bu yüzden, filme komedilerin tanımı hâline gelen hafif ve parlak bir görüntü vermek yerine, farklı bir yön benimsediler.

 

“Korku, aksiyon ve savaş filmlerinin görüntüsünden gerçekten etkilendik” diyen Rogen, şöyle devam ediyor: “Bazı bölümlerde patlamalı, bazı bölümlerde karanlık, sarsıntılı ve çılgınca olsa bile filmin komik olabileceğini fark ettiğimizde, farklı görüntü fikri daha da hoşumuza gitti ve daha fazla deney yaparak, sınırlarını zorladık.”

 

Aslında, Rogen ve Goldberg nasıl bir görüntü istediklerini departman amirlerine aktarabilmek için bir referans materyaller kitabı hazırladılar –ve tercihleri, ünlü oldukları komedi türünden çok kıyamet sonrasını işleyen gerilim filmleri tarzındaydı.

 

“Görüntü yönetmenimiz Brandon Trost bize stüdyo tarafından şiddetle önerildi. Dediler ki, ‘Deli olduğumuzu düşüneceksiniz ama bu adamla tanıştığınızda onunla oracıkta anlaşacağınızı iddia ediyoruz’ – ve tam da öyle oldu. Onunla tanıştıktan sonra diğer bütün görüşmelerimizi iptal ettik” diyor Goldberg.

 

Trost stüdyo yöneticileriyle daha önce aksiyon filmi “Ghost RiderSpirit of Vengeance”ta birlikte çalışmıştı. Görüntü yönetmeninin o filmdeki gözü kara kamera çalışmasını Rogen ve Goldberg de aynı şekilde çarpıcı buldu.

 

Trost, “Senaryoyu sevdim ama beni esas çeken şey filmin geleneksel bir komedi görüntüsünde olmasını istememeleriydi. Filmin özel bir stilize görüntüyle, karanlık tonda ışıklandırılmasını istediklerini söylediler, düz ışıklandırılmasını değil. Anamorfik objektif lenslerinin sağladığı genişlik ve derinlik yansımalarını yakalamak için anamorfik çekim yapmak istediler. Böyle bir fırsat her gün karşınıza çıkmaz; istediklerinin bu olması beni heyecanlandırdı” diyor.

 

Trost şöyle devam ediyor: “Seth ve Evan gerçekten hazırlanmışlardı. Referans materyalleri, tablolar, film klipleri dolu bir kitap derlemişlerdi; ev ödevlerini hakikaten yapmışlardı. Filmin neye benzeyeceğine karar verirken, hiçbir komediyi referans olarak almadık; ve bunu layığıyla yapınca, filmin esprilerinden biri oldu.”

 

Setleri filmin yapım tasarımcısı Chris Spellman tasarladı. Rogen ve Goldberg’ün Jason Stone’la birlikte yapmış oldukları kısa filmi izleyen Spellman, “Görüntülerde her tarafı tahtalarla kapatılmış bir yer hissi, adeta hapse tıkılmışlık hissi var. Sanırım hepimiz bu hissi filme taşımak istedik.”

Süreç filmin başlıca setinin, yani Franco’nun evinin tasarımıyla başladı. “Spellman’a Franco’nun evinin benzemesini istediğimiz evlerin bir ton resmini gösterdik” diyen Goldberg, şöyle devam ediyor: “İstediğimiz yerleşim planı hakkında kabaca bir fikir verdik. Ve sonra Spellman hiç aklımıza gelmemiş bir yığın şey önerdi. İstediğimizin, Spellman’ın eskiden sahibi olduğu ve kendi tasarladığı bir evden çok da farklı olmadığını öğrendik ki bunun da yardımı oldu – ‘Çoktan tasarlamış olduğun ev gibi yap gitsin!’”

 

Spellman, “Olup bitecek aksiyonun büyük bölümüne ev sahipliği yapacak evin ana gövdesini inşa ettik” diyor ve ekliyor: “Sadece salon, yemek odası ve mutfak alanlarının arasında değil, alt kat ile üst kat arasında da açık bir yerleşim planı tasarladık; üst katın çaprazına açık bir platform inşa ettik ki aşağıdan yukarıyı ve yukarıdan aşağıyı görebilesiniz. Örneğin, Danny’nin herkesin saklamayı umduğu kalan yiyeceklerle kendisine bir ziyafet hazırladığı sahnede, bunu diğer tüm karakterler oradayken ortaya çıkarmak istiyorsunuz.”

 

Spellman’ın 800-900 metrekare olduğunu tahmin ettiği ev senaryo gereği başka bazı özelliklere de sahip olmalıydı. “Evde bir ebeveyn yatak odası; ebeveyn dolabı ve banyosu; bir misafir odası; bir kütüphane; bir bodrum; ve bizim ‘manzara’ dediğimiz, Franco karakterinin resim yaptığı odanın küçük bir uzantısı vardı” diyor tasarımcı.

 

Spellman ve ekibi çok önemli bir zorluğa dahiyane bir çözüm getirdiler: Filmin ya sekanslar hâlinde çekilmesi gerekecekti –altı başrol oyuncusunun programları düşünülünce bu imkansızdı– ya da evin orijinal hâli ile deprem sonrası hasarlı hâli arasında gidip gelmesini sağlayacak bir yol bulunacaktı. Seçim ikincisiydi, ama bu nasıl yapılacaktı? Spellman bu konuda şunları söylüyor: “Depremden dolayı kocaman bir çatlak oluşmuş ve evin bazı kirişleri kırılmış gibi gösterdik. Duvarın ‘çatlak’ kısmını söküp yerine sağlam hâlini takıyorduk. Evin üç ayrı kısmında bunu yaptık; bir paneli kaldırıp diğerini taktık ve boyacılar gelip rötuşları yaptı. İki set tablomuz, iki set mobilyamız vardı; sağlam set ve hasarlı set.”

 

Spellman ve ekibi tam ölçekli bir de market tasarladılar. “Oraya bir arabayı çarptırmamız gerekiyordu. Tüm rafların ve soğutucuların depremde düşmesini ya da sarsılmasını sağlayacak bir düzenek kurduk; marketteki bazı insanların ‘dünyadan alınması’ için de tavana delikler açtık. Oldukça büyük çaplı bir işti” diyor Spellman.

 

Filmde, Franco’nun evi sanat eserleriyle dolu. Gerçek Franco da sanata çok meraklı olduğu için, bu bir bakıma şaşırtıcı değil. Ancak, yapımcılar ve gerçek Franco şunu açıkça belirtiyorlar ki kendisinin sevdiği sanat ile filmdeki gösteriş meraklısı karakterin tercih ettiği sanat arasındaki çizgi bulanık. Spellman, “James Franco’yla ilk sohbetim karakterin James Franco’nun bir versiyonu olduğu gerçeği üzerineydi” diyor.

 

Franco ise şunları söylüyor: “İnsanlar sanata ilgi duyduğumu biliyorlar. Okuluna gittim ve bir ara sanat eserleri topluyordum. Bir süre önce çoğunu sattım ki fazla çalışmayayım ve okula gidebileyim. Dolayısıyla, Franco karakterinin sanat eseri toplaması bir açıdan komik bir fikirdi. Seth karakterin evinde eserlerinin olmasını istediğim özel bir sanatçı olup olmadığını sordu. Ve ben de, bunu farklı bir düzeye taşımanın bir yolu olduğunu düşündüm. Josh Smith adında gerçekten beğendiğim bir ressam var; tarzını bir yere oturtmak zor çünkü soyut olmalarına karşın eserlerinin çoğunda oldukça mizahi bir hava var. Josh ilgilendi. Hatta ilgilenmekle kalmadı yeni eserler yaratmak istedi. Bu çok özel bir şeydi çünkü sadece film için yapılmış resimler olacaktı. Josh’la konuşurken, resimleri birlikte yapabileceğimizi düşündük. Beraberce iki gün geçirdik ve geceleri bir sürü resim yaptık; on tane çok büyük ve bir sürü de küçük tablo çıkardık.”

 

Franco ve Smith doğrudan filme gönderme yapan resimler yarattılar. “Ana fikir benim karakterimin Seth’e bir şekilde takıntılı olmasıydı” diyor Franco ve ekliyor: “Bu yüzden, tabloların konusu Seth’le yaptığım işler; bir Freaks tablosu ve bir Geeks tablosu, ayrıca bir de Pineapple Express tablosu var. [Franco ve Rogen’ın birlikte çalıştıkları “Freaks and Geeks” dizisi ve “Pineapple Express” filmine gönderme yapılıyor, Ç.N.]”

 

Ayrıca, Franco’nun ve Rogen’ın isminin olduğu bir çift tablo var. “Josh kendi ismi Josh Smith’i kullandığı, Jasper Johns tarzına benzer isim tabloları yapıyor; bu, sonradan unutup gidebileceği bir form. Aynı formu tekrar tekrar kullanabilir çünkü tablo tablonun konusuyla ilgili değil, tablonun kendisiyle, ya da uygulamasıyla, ya da yapılış biçimiyle ilgili. Yine de, film için isim tabloları yapmanın eğlenceli olacağını düşündük –bir Seth Rogen tablosu ve bir James Franco tablosu. Adeta bir film için jenerik yazıları gibi; bu adamlar için, kendileri kendi hayatlarının yıldızı.”