Öncelikle Sedef’in babasıyla yemek yerken giydiği elbiseye bayıldım. Ona çok yakışmıştı, üstelik Sedef’in o asi kişiliğini de çok güzel yansıtıyordu. Kızcağız çekti gitti herkes kendi derdinde kimse bu kız nerede demiyor. Gerçi babasının tek insanca davrandığı konu Sedef bu da onu gerçek insan kılıyor çünkü kimse saf kötülükten ibaret değildir.
Ender babasının oyunu öğrenip kocasından yana taraf oluyormuş gibi görünse de aslında onun da dediği gibi özgürlüğünü ilan etti bakalım bedeli ne olacak. Bay AŞK kendisine karşı gelen kızına nasıl davranacak.
Yaman’la Mira aşkı dolu dizgin gidiyor. Aslında bu bölüm çok romantikti aynı zamanda onlarda firar halindeler. Mira’nın annesinin oyununu erkenden fark edip gemiden son dakka atlamasını seyretmek keyifliydi.
İnsanlar bazen ne salakça işler yapılıyorlar örnek Sude Beylice, sen bir adamla evlenmişsin güya hayatın değişmiş istediğin ayakkabıya çantaya kocaman eve kavuşmuşsun yaşadığın ortamda aklı olan herkes senin hırsına mabadı ile kesin gülüyordur ve sen mutsuzsun kendinin ne hissettiğinin farkında bile değilsin hep olması gerekenin ya da sana göre olması gerekenin peşindesin ve senin düştüğün çukurun içine kızını da zorla çekmeye çalışıyorsun. Kocasının onu aldatması zerre kadar rahatsız etmedi Sude’yi kocasından boşanmak için bahane arıyordu sebebi çıktı o kadar. Belki de hiç bilmediği bir duyguyu anlamasını beklemek saçma kadından o yüzden Mira’nın yüzünü o kıl kuyruk Orçun’a çevirmeye çalışıyor. Kızını aldatmış sevmiyormuş üzmüş problem değil zaten ilişki başka nasıl olur ki diye düşünüyordur herhalde kendi farklısını hayal bile edemediği için.
Yaman’un abisi ilk defa normal insan gibi konuştu aslında o da aptal biri değilmiş. Hasan paranın peşinde annesine yanaşmış sonra da belki sevmiş kadını o da sevmenin yolunu başka türlü bilmiyor. Bazen ihanet ediyor bu sevgiye ya da sevgi zannettiği şey sadece kadının çaresizliğine duyduğu merhamet ya da kadının hayatının bir parçası olmak ona iyi geliyor artık kafasında sevmek kavramı nasıl bir şeyse o da ona göre yaşıyor.
Dün arkadaşlarımla oturup yemek yiyorduk, yemek yapmanın ne kadar zevkli olduğundan bahsettik karşılıklı insanı dinlendirdiğinden bahsettik. Aslında sevdiği bir şeyi yapmak zamandan çalmak gibi tıpkı sevgiliyle geçen anlar gibi değerli ve şifalı zamanlar. Arkadaşım evet ya yemek yapmayı seviyorum ama mutfakta yemek yapmak malzemen tam olacak dedi. Ben bak burada yanılıyorsun mutluluğa şart koşmamak lazım buradan yola çıkıp hayatının her yanına uygulayabilirsin çünkü düşünceni sevmem için adamın şöyle olması lazım evim var ama ben şurada şu kadar metre kare istiyorum bahçesi olmalı girişi keşke şu taraftan olsa gibi detaylar seni aslında uzaklaştırır gibi geliyor bana. Koşulsuz olmalı falan filan işte.
Neyse dizimiz romantik başladı romantik bitti her zaman seyirciyi gerim gerim germemek lazım bence de hele bir sahne vardı denizin kenarın duran bir bisiklet kameranın önünde dolanan bir kedi, çok güzel bir andı.
Sanat her yerde ya da baktığımız her şeyi sanata dönüştürebiliriz. Kim demiş çekilen diziler sanat değil diye.
Günlerde görüşmek dileğimdir.
Saygılarımla efendim.
Zuhal Özden