Serhat’ın karısının dibinden ayrılmadı bir müddet ona iş verdi falan, bakıyor neler olacak, kocasının ruhu falan gelir mi diye merak etti herhalde, anlamadım oraları ama kadından hoşlandığı kesin, hani anne modeli özler her erkek içlerinde bir anne yatar sonuçta, Sigmund Freud mantığı işte, onda da depreşti, namuslu, güzel yemek yapıyor, yüzü hiç gülmüyor, melek gibi bir şey, Erhan’a bir de patlatsa yüzüne yani kesin mest, neyse işte öyle.
Bu karısının teyzesi de tam manyak, tipik kötü kadın karakteri ama o kadar yüzeysel yazılmış ki bize, seyredene yani hakaret resmen. Ayıp biz oturup seyrediyoruz, biraz emek lütfen, ince diyaloglar rica ediyoruz. Neymiş efendim bir restoranın mutfağında şef olmuş artık evlenmeye sıra gelmiş sonsuza dek onun yanında kalacak değilmiş. Bakkal mı bakkalın çırağı ona talipmiş hem tek akıl da değil arkadaşı düşünmüş o onaylamış. Bir evini açtı diye mazallah kızı domaltıp neyse bu kadar aptallık o dizinin doğasına aykırı. Kocasına kaderine karşı durmuş bir kadın şimdi geri zekalı bir aklın karşısında eywallah ediyor. Normal değil.
Doğanın dengesini bozamazsınız her yerde olması gerek olmazsa yani metnin içinde bile yoksa bir gerçeklik o zaman her şey havada kalır, hiç bir anlam ifade etmez.
Burak bir zamanlar sırdaşı olan adam tarafından derdest edilip polise teslim edildi, hem de kapının önüne kondu öyle boynuna bir yazı asılıp çöp gibi.
Ailesinden hiç kimse hatırlamadı onun nereye gitmiş olabileceğini ama Serhat hatırladı belki polis olduğu için sanki bize veriliş şeklinden duygusal nedenlerden hatırlıyor Burak’ı yine de bir polis böyle yapmalı mesleğinden olan şeyleri öfkeli olsa dahi.
Karısından kendisini affetmesini istiyor. Birlikte çekip gitmelerini istiyor. Kadın travma yaşamış. Bir ölümle ezberi bozulmuş o her şeyin üstünde kendisini tutmasını sevgilerini tutmasını yeniden başlamalarını istiyor ama o mesleğinin etik kurallarını unutup öyle kafasına göre işler yapıyor.
Evliliklerde bazen çocuklara bir şey olduğunda onlar yapıştırıcı unsur olduğundan büyük kırılmalar yaşanıyor, hele böyle bir yalan üzerine kurulu bir evlilik üzerine bir de ona bağlı çocuğunu kaybetmek piff diyorum.
Yine tekrarlıyorum ki şu üçlü arasındaki muhabbeti kim yazıyorsa onlar şirinler efendim ferahlatıcı unsurlar hem de iyi unsurlar ayrıca baba Ali ihsan oyunculuğu ile çok göz dolduruyor baskın bir güç rolü de öyle ama bilmem ki daha ne kadar seyrederim.
Erhan’ı unutuyordum bak bu aralar mahsun mahsun geziyor ortalarda, kimse beni sevmiyor ben kimi sevsem diyor sanırım. Olmadı birilerini dövsem de diyor olabilir.
Güzel günlerde görüşmek arzusundayım.
Saygılarımla efendim.
Zuhal Özden