Magazin

Zuhal Özden Sizin İçin Yazdı : Muhteşem Hürrem

Yeni yayın dönemi ile birlikte geçen sezon beğenerek izlediğimiz Şubat, en azından bir dönem sonra senaristlerin sanki akılları karıştı bizim dikkatimiz dağıldı koptuk gitti diziden, tadı damağımızda kalan Kayıp Şehir, yerinde biten Kuzey Güney, başka ne vardı şimdi bilemedim; oradaki oyuncular yeni dizilere geçince sanki tanıdıklara başka mekanlarda rastlıyor muşuz gibi bir hisse kapıldım.

Eski Hikaye’de Sermet Yeşil sanki Şubat dizisindeki Deli İbrahim halinin çeki düzen verilmiş, delisi alınmış hali, arada böyle oluyordu sanki. Yabancı gelmedi bana. O dizide kardeşi ve tayflarıyla her bir kareleri tablo gibiydi görüntü olarak, oyunculuğu bir yana bırakıyorum; bana göre muhteşemdiler. Ne zaman ki absürtlükleri normale dönmeye başladı yani yeraltından yeryüzüne çıktılar, cazibelerini yitirmeye başladılar cümleten. Bunlar ayrı konular belki başka zaman konuşmalı.

Nadir Sarıbacak yani Şubat’ın Dublesi şimdi Doksanlarda oynuyor galiba benim tek hatırladığım onu zor anımsadığım ya bunu nereden biliyorum diyip hatırladığım da taktir ettiğim oyuncu kendileri efendim.

Başka kim var, Kayıp dizisinde o çocuğu kaçıran Kayıp Şehir’in İrfan’ı İlker Kaleli. O iyi bir oyuncu ama orada huyu farklı olsa da tipi aynı olmuş sanki aynı agresif aynı adam sesinin rengi aynı sadece başka şeyler söylüyor.

Kayıp Şehir’de oynayan herkes galiba yeni sezon dizilere dağıldı yapımcılar o sihirli dizinin sihrinden pay alma yarışındalar sanki hepsinden bahsetmek teker teker bana çok büyük zevk verirdi çünkü film tadında seyrettiğim bıkmadığım bir diziydi kendisi ama anlatmak üzere oturduğum konudan daha çok uzaklaşmış olacağım bu sefer.

Bizim evimizde her zaman ki gibi benim yazacağım diziyi seyretme ve kocamın karşısında uyuyacağı program yüzünden aramızda bir husumet başlamıştı ki yazın hayatıma sekte vurduğundan dem vuruyordum o Muhteşem Yüzyıl seyretmeye karar verdi, spor programlarındaki tartışmaları seyrederken uyumayı sever birden hışımla kafamı çevirip itiraz edecektim ki bak dedim Meryem Uzerli gitmiş te ne olmuş o sırada Kanuni’nin karşısına geçmiş ikinci kadın olmanın ne demek olduğunu anlatıyordu yeni Hürrem Sultan Vahide Gördüm, Tanrı ona yeteneğini şifa kılsın, Allah uzun ömür versin. Onu seyrederken böyle dua etmek geldi içimden ve amin dedim. O muhteşemliğin göze batan,insanın unutamayacağı baskın çağrışımın içinde, suyun bardağı çağrıştırması gibi Kanuni Sultan Süleyman’ın karşısına geçmiş Vahide Gördüm oyunun içinde hangi duyguyu anlatması gerekiyorsa onu akıtıyor seyirciye, zihin hiç yabancılık çekmiyor saçları sarı olsaydı o yine Hürrem olurdu orada, orta yaşlı padişahın can yoldaşı, alımlı kadın.

Bu kadarını yapımcının tahmin edeceğini sanmam ama muhteşem olmuş zaten yaşlanacaktı Sultan, biz de Vahide hanımın oyunculuğuna bu vesile ile bir daha şahit olduk işte ne güzel.

Dönem dizilerinin arasında yüz akımız olan bu dizi gibilerinden daha bir sürüsü çekilsin, muhteşem Osmanlı’yı Quin Elizabeth gibi hayranlıkla seyredelim Marie Antoinette gibi filmlerimiz olsun bizim de ödüller alalım. İstiklalde dolaşan turistler dönerin, Maraş dondurmacısının resmini çekip, burma tatlısında Osmanlının izlerini aramasınlar, onlara düzgün filmler, belgeseller, on sezon olması gerekmez, mini diziler yapalım.

Dünya, kendi oturup yeniden tarih yazmak zorunda hisseden insanların çocukları falan kendi tarihlerinden kesitleri, insanları görsünler tanısınlar işte, onun gibi bir şeyler.

Güzel günlerde görüşmek dileğimdir efendim.

Saygılarımla,

Zuhal Özden

http://zazu-itirafta.blogspot.com