Tv Rehberi

Şeref Meselesi: Dizilerin Gözde Konusu Hırsızlık

Şeref Meselesi’ni bugün izledim, dün akşam Gönül İşleri ve O Hayat Benim arasında raks etmekle meşguldüm. Bu sabah reytinglerine baktım totalde 11, AB ve ABC1 de 3 cü sırada Şeref Meselesi.

Seyretmeden oyuncular üzerinden yaptığım tahmin doğru çıkmış. Bir de malın hangi etiketle satıldığı önemli tabi oda gösterildiği kanal oluyor. Bunlar seyirci algısından yola çıkarak yapılan tahminler elbet. İnsanlar hangi kanalda ne seyredeceklerini de önemsiyorlar.

Hikaye yine bir uyarlama İtalya menşeli olduğuna göre kesin mafya merkezli bir şey olmalı, bakmadım hikayenin aslına ama bize uyarlanmasında mutlaka sakatlık olmuştur çünkü uyarlamaların sağlıklı bir şey olmadığına inanıyorum.  Ayvalık gibi bir yerde ağa olmayı düşünemiyorum varsa bile şehre yakın olması yüzünden merkezden uzak olanlar kadar yabani değildir yani merkeze göre. Burada merkez elbette İstanbul oluyor, onun içinde de Derya’nın dediği gibi Taksim var Beyoğlu var. Bir de onların oturduğu varoş semtler var. Hiç denizi görmemiş çocuklar, basket sahasını ne olduğunu hayal edemeyen bir otobüslük mesafede oturan, okumuş, iş sahibi olmuş ablalarının ağabeylerinin sinemaya, tiyatroya, ya da Taksim gecelerine ayırdıkları paralardan tasarruf edip onların eğitim gördüğü okullara basket sahası yaptırdığı, bilgisayar aldığı, topluca tiyatroya götürdüğü, derslerine yardım ettiği insanların da yaşadığı merkez. Öyle bir dernek çatısında falan da toplanmıyor bu gençler, sadece çalışmaya gittikleri plazaların eteklerindeki yaşamlara kulak veriyorlar, o kadar.

Şeref Meselesi’nin hikayesinde yer alan karakterler, dizilerin tipik arketipleri: birbirlerine çakıştırıyorsun tutarsa ne ala tutmazsa Allah kerim.

Ama Kerem Bursin’e yazık olmuş çünkü genç adam çok zayıflamış, yanakları çökmüş, sırf zihnimizdeki Kerem değişsin diye. Yasemin Allen de zaten bir araya gelemezler yani zihnimizde. Çünkü biz Yasemin Allen’i şimdinin Sibel’ini büyük bir kadın olarak hafızamızda henüz taze tutuyoruz. Onun genç kızlık rüyaları bizim hafızamızdaki eski yerini sarsmıyor henüz, sadece çarpıp geri dönüyor.

Senaristler oyuncuları bol bol soyunurken babydolle balkonda falan gösterse de bilemedim kaçırmış bunu çekici bulacak olan total seyirci grubu. O sırada diğer dizilerini seyretmekle meşgullermiş herhalde. Ya da tahmin edemediler. Görselliğe bu kadar önem vere mahallenin üç kızı ve semtin erkekleri gibi genç kuşağı bu bölüm ekran başına bal kavanozunun etrafındaki arılar gibi oturmadılar. Bu önümüzdeki hafta böyle olmayacak demek değil elbet. Prosedür olarak her dizinin kafadan dört bölüm özellikle böyle kanallarda hakkı var. Sonra başka kanala mı geçer televizyon seyirci seyretse de seyretmese de yayınlama kararı mı alır ona kanal karar verir elbet.

Çok bekledik bu diziyi çünkü oyuncuları uzun soluklu dizilerinin başkahramanlarıydı. Hayatın kendisi kumar ve zihnimiz enteresan başka bir dünya neye nasıl tepki vereceğini biz kendimiz bile bilmiyoruz ki sanki yeni hallerini sevmedik o yüzden keşke yüzlerini unutmamıza izin verselerdi. Belki seyirci olarak daha objektif olurduk.

Güzel günlerde görüşelim.